SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ADAHİ BAHSİ

<< 1976 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

37 - (1976) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة ومحمد بن المثنى. قالا: حدثنا محمد بن فضيل (قال أبو بكر: عن أبي سنان. وقال ابن المثنى: عن ضرار بن مرة) عن محارب، عن ابن بريدة، عن أبيه. ح وحدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا محمد بن فضيل. حدثنا ضرار بن مرة، أبو سنان عن محارب بن دثار، عن عبدالله بن بريدة، عن أبيه. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (نهيتكم عن زيارة القبور، فزوروها. ونهيتكم عن لحوم الأضاحي فوق ثلاث، فأمسكوا ما بدا لكم. ونهيتكم عن النبيذ إلا في سقاء، فاشربوا في الأسقية كلها. ولا  تشربوا مسكرا).

 

{37}

Bize Efeû Bekir b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Fudayl rivayet etti. (Ebû Bekr: Ebû Sinan'dan dedi. İbn-i Müsennâ ise: Dırar b. Mürra'dan dedi.) O da Muharib'den, o da îbn-i Büreyde'den, o da babasından naklen rivayet etmiş. H.

Bize Muhammed b. Abdiliah b. Numeyr dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Mubammed b. Fudayl rivayet etti. (Dediki); Bize Dırar b. Mürre Ebû Sinan, Muharib b. Disar'dan, o da Abdullah b. Büreyde'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Ben sîzi kabirleri ziyaretten nehiy ettim. Artık onları ziyaret edin. Sîzi üç günden fazla kurban etinden nehyettîm. Artık dilediğiniz kadarını elinizde tulün. Sizi tulumdan başka kabtan şerbet içmekten nehy ettim. Artık bütün kaplardan için. Ama müskir içmeyin!» buyurdular.

 

 

(1976) - وحدثني حجاج بن الشاعر. حدثنا الضحاك بن مخلد عن سفيان، عن علقمة بن مرثد، عن ابن بريدة، عن أبيه؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (كنت نهيتكم) فذكر بمعنى حديث أبي سنان.

 

{…}

Bana Haccâc b. Şâir de rivayet etti. (Dediki): Bize Dahhâk b. Mahled, Süfyân'dan. o da Alkame b. Mersed'den, o da İbn-i Büreyde'den, o da babasından milden rivayet etti ki,

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Ben sizi nehy etmiştim...:; buyurmuşlar.

 

Ravi hadîsi Ebû Sinan hadîsi mânâsında rivayet etmiştir.

 

 

İzah:

Seleme b. Ekva' rivayetini Buhâri «Kitâbu'l-Edahî» de tahrîc etmiştir.

 

Haşem: Lügat ulemâsına göre bir insana sığınan, ona hizmet ederek işlerini gören kimseler mânâsına gelir. Cevheri: «Haşem bir kimsenin hizmetçileri ve o kimseye kızanlardır, Bunlara Haşem denilmesi, o kimseye kızdıkları içindir. Haşmet, kızmak mânâsına, gelir. Utanmaya da haşmet denilir...» diyor. Her halde Haşem kelimesi mânâca hademden daha cem'iyetli olacak ki. hadîs-i şerifte ikisi birbirinin üzerine atfedilmişlerdir. Bu atıf âmmdan sonra hâssın zikredilmesi kabilindendir.

 

«Şu eti ıslâh et!» cümlesindeki ıslâh'dan murâd; eti bir parça kaynatarak sudan çıkarmak ve kurutarak dayanır hale getirmektir. Bu cümle kurban etini üç günden fazla evinde bulundurmanın ve ondan yiyerek biriktirmenin seferlerde onunla azıklanmanın caiz olduğuna açık delildir. Bu tevekküle mâni değildir.

 

Nevevi diyor ki: «Bu hadîste mukim için olduğu gibi, yolcu için de kurban kesmenin meşru' olduğuna delil vardır. Bizim mezhebimiz budur. Cumhûr-u ulemâ da buna kaildir. Nehâi ile Ebû Hanife: Yolcuya kurban yoktur, demişlerdir. Bu kavil Hz. Ali'den de rivayet olunmuştur. İmam Mâlik ile bir cemaat kurbanın Minâ ile Mekke 'deki müsâfire meşru olmadığına kaildirler.»

 

Büreyde hadisi nasihle mensuhun ikisini birden açıklamaktadır. Ulemâ neshin bazan burada olduğu gibi nassan bilindiğini, bazan sahâbinin haber vermesiyle bilindiğini iki hadisin arasını bulmak mümkün olmadığı zaman tarihle neshe hükmedildiğini söylemişlerdir. Bu takdirde sonraki delîl evvelkini nesheder. Bazan icma' da neshe delil olur. Nitekim dördüncü defa şarab içen bir kimsenin öldürülmesi hakkındaki delilin nesh edildiği icma' ile sabittir. Fakat icma' nesh edilemez.

 

Kabir ziyareti meselesi cenaze bahsinde görülmüştü. Tulumda şerbet saklama meselesi iman bahsinde geçmiş ise de yakında «Eşribe» bahsinde inşaallah yine görülecektir.

 

 

 

--------------------------------------

FERA' VE ATİRA BÖLÜMÜ -:

--------------------------------------

 

 

38 - (1976) حدثنا يحيى بن يحيى التميمي وأبو بكر بن أبي شيبة وعمرو الناقد وزهير بن حرب (قال يحيى: أخبرنا. وقال الآخرون: حدثنا سفيان بن عيينة) عن الزهري، عن سعيد، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم. ح وحدثني محمد بن رافع وعبد بن حميد (قال عبد: أخبرنا. وقال ابن رافع: حدثنا عبدالرزاق). أخبرنا معمر عن الزهري، عن ابن المسيب، عن أبي هريرة، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (لا فرع ولا  عتيرة).زاد ابن رافع في روايته: والفرع أول النتاج كان ينتج لهم فيذبحونه.

 

{38}

Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Amr'un-Nâkid ve Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Yahya: Bize haber verdi tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti, dediler.) Süfyân Ziihri'den, o da Saîd'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayette bulunmuştur. H.

 

Bana Muhanımed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. (Abd Bize haber verdi tâbirini kullandı. İbn-i Râfi' ise : Bize Abdürrezzâk rivayet etti, dedi.) Abdürrezzâk: Bize Ma'mer, Zührî'den, o da İbn-i Müseyyeb'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi, demiştir. Ebû Hureyre şunu söylemiş:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Fera' ve Atire yoktur.» buyurdular.

 

İbn-i Râfi' kendi rivayetinde: «Fera': İlk yavrudur. Arablar hayvanlarının doğurduğu ilk yavruyu keserlerdi.» ibaresini ziyade etmiştir.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhari «Akîka»'da; Tirmizi «Kurban» bahsinde tahrîc etmişlerdir.

 

Atîre, Arabların Recebiyye dedikleri ve Recep ayının onunda kestikleri hayvandır. Bu hayvanın kanını putlarının başlarına serperlermiş.

 

Ferâ' ise burada tefsir edildiği vecihle hayvanın doğurduğu ilk yavrudur. İmam Şafiî 'nin beyanına göre Arablar anasının bereketi ve nesli çoğalsın diye bu yavruyu keserlermiş. Bazı lügat ulemâsına göre Fera' hayvanın doğurduğu ilk yavru olup Arablar bunu. putlarına kurban ederlermiş.« Fera' develeri yüze baliğ olan kimsenin elde ettiği ilk yavrudur. Onu keserlerdi.» diyenler de vardır. Bu tarife göre de doğan ilk yavru mutlaka kurban edilirmiş. Nevevî: «Bu hadîste Fera' ve Atîre'nin emredildiği sahih olmuştur...» diyorsa da hadîs-i şerifte bunlar emir değil nehiy buyrulmakta, yâni yasaklanmaktadır. Bu hadîsten ancak atîre ile fera'ın vaktiyle âdet olan ameller olduğu anlaşılır. Evet, bunları isbat eden başka hadîsler vardır. Meselâ: Ebû Dâvûd ve başkaları Hz. Nebîse'den şu mealde bir hadîs rivayet etmişlerdi:

 

«Bir adam Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e nida ederek:

 

— Biz cahiliyyet devrinde Recep ayından atîre kurbanı keserdik, dedi.

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Hangi ayda olursa olsun Allah için kurban kesin, Allah'a itaatkâr olun ve kestiğiniz hayvanı fukaraya yedirin.» buyurdu. Adam:

 

— Biz cahiliyyet devrinde Fera' kurbanı da kesiyorduk. İmdi bize ne emir buyurursun, dedi. Efendimiz:

 

«Kırda gezen her sürüde Fera' vardır. İlah...» buyurdular.»

 

İbn-i Münzir: «Bu hadîs sahihtir» demiştir. Bu babda Beyhakî Hz. Âişe'den, Ebû Dâvud, Amr b. Şuayb 'dan hadîsler rivayet etmişlerdir. Beyhakî'nin Haris b. Ömer'den rivayet ettiği bir hadîste şöyle denilmektedir :

 

«Arafat'ta (yahut Minâ'da) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldim. Ona bir zat atîre'yi sordu da :

 

«İsteyen Atîre kurbanı keser; isteyen kesmez. Dileyen Fera' da keser. Dileyen kesmez.»  buyurdular.

 

İmam Şafiî diyor ki : «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in (Fera' haktır) hadîsinin mânâsı bâtıl değildir. Bu söz Arapçadir. Sual sorana cevap olarak söylenmiştir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in «Fera' ve Atîre yoktur» sözünün mânâsı vâcib olan Fera' ve Atîre yoktur, demektir...» Hz. İmam bu sözleriyle Fera' ve Atîre kurbanlarının müstehab olduğunu anlatmak istemiştir. Fakat Bedrüddin Aynî bu te'vîlin yerinde olmadığını şu sözleriyle beyan etmiştir : «Nesâî'nin bu hadîsi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Fera' ile Atîre'den nehiy buyurdu şeklinde rivayet etmiş olması bu te'vîli reddeder.»

 

Kaadî İyâd cumhûr-u ulemâya göre Fera' ve Atîre kurbanlarının nesh edilmiş olduğunu söylemiştir.